15 Temmuz 2011 Cuma | By: İSMET ÜNLÜ

TOPLUMSAL AYRIŞTIRICILAR

Onları ben “toplumsal ayrıştırıcı” diye tanımlıyorum. Evet, ayrıştırıyorlar ve topluma fayda sağlıyorlar. Nihai amaçları kendi ekmek paralarını kazanmak olsa da onlar insanlığa hizmet etmektedir. Birlik içerisinde ahenk içerisinde, saatleri geldiği vakit çalışma yerlerinde hemen görev alıyorlar, gecikmek, beklemek yok. Arı gibiler adeta. Sokak sokak, cadde cadde geziyorlar bıkmadan usanmadan… Evet, kim bunlar derseniz? Sokaklarımızda gezen Çöp Toplayıcılar.
Bu ayrıştırıcılar sokaklardaki çöp yığınlarından kâğıt ve naylon atıklarını toplayıp satıyorlar. Bununla hem para kazanıp hem de çevreye katkı sağlıyorlar. Yaptığım araştırmalara göre TÜDAM (Dönüşebilen AmbalajMalzemeleri Toplayıcı ve Ayırıcıları Derneği) ’ın verilerinde kâğıt geri dönüşümünün %17 si bu çöp toplayıcılar tarafından yapılmaktadır. Bu veriler çevreye sağladıkları katkının göstergesidir. Bu insanlar işlerine o kadar sahip çıkıyorlar ki, o sırtlarında taşıdıkları kendilerinden büyük, çeke çeke götürdükleri arabalarına zarar gelmesin ya da çalınmasın diye bir direğe zincirlediklerine şahit oldum. Sonuçta bu onun ekmek teknesi. İlk önce bir yerde iş arkadaşlarıyla toplanıyorlar.Çoluk çocuk, kadın erkek hepsi orada. Eline çuvalını alan, sırtına arabasını alan başlıyor sokak sokak dolaşmaya kendilerine bir kâğıt, bir naylon bulabilmek için. Hele o okuldan çıkıp gelen çocuklar… Ailelerine yardım ediyorlar.  Belki de zorla çalıştırılıyorlar kim bilir? Bu insanların hayat standartlarını hepimiz görüyoruz ve biliyoruz. İnsani şartlarda çalışmıyorlar. Hiçbir sosyal güvenceleri olmadan hem çevreyi temizliyorlar hem de ekmeklerini kazanmaya çalışıyorlar. Devlet bu insanlara sahip çıkmalıdır. En azından sosyal güvenceleri verilebilir ve şartları şimdikinden daha da iyileştirilebilir.

Güzel günden

Bugün sabah iki telefonumun da bağırmasıyla gözlerimi açtım.Uzun süredir gitmediğim Dünya Edebiyatı dersine gitmeye dün geceden karar verdim. Trt spikeri gibi konuşan hocanın sesi beni uyutmaya başladı ama direndim!! uyumadım :) dersi dinledim . Diğer derse de girdikten sonra staja gitmek için metroya doğru yöneldim.Osmanbey-Atatürk oto sanayi durağı arası 20dk sürüyor,her ne kadar metro kalabalığının kokusu artık baysa da, süphesiz metro kadar hızlı ulaşım aracı yok bunun  için katlanıyorum.Stajımda bittikten sonra arkadaşım ERDİ ile buluştuk.TAKSİM’e geçtik ,gezdik ,tozduk yemek yedik bu çakal kardeşimin elinde paket var ama anlamadım sormadım da hiç .Bir kaç mağazaya uğradıktan sonra  Barcelona Cafe ye girdik .Meğer benim doğum günümü kutlamak içinmiş hepsi :) çok şaşırdım hiç beklemezdim ERDİ kardeşime birkez daha teşekkür ediyorum 

 VE GÜN SONUNDAN BU KARE KALDI :)
2 Nisan 2011 Cumartesi | By: İSMET ÜNLÜ

AKŞAMDAN

MERHABALAR :)
 Uzun süredir kapalı olan blogumuz açılmış,  epey süre olmuştu yazmayalı.. Sınavlarım yaklaştı her zaman ki gibi çalışmaya çalışıyorum ama buna başlayamadım henüz.. :) sürekli güncel olmak istiyor insan  ama olamıyorum dünyalık işler yüzünden yazamıyorum..Aslında bu aralar vakit sıkıntım çok.Gündüz okul ,öğleden sonra staj derken ancak hafta sonlarım kalıyor bana.Onun da yarısını uykuyla geçiriyorum zaten.Artık başlamalıyım çalışmaya sınavlardan sonra daha fazla vakit ayırırım kendime.Neyse "yumurta kapıya gelmeden.." başlıyorum ben ...
24 Aralık 2010 Cuma | By: İSMET ÜNLÜ
  ahh istanbul!
İçinde İSTANBUL'un olduğu, İSTANBUL'u  anlatan bir çok şiir yazılmıştır, İstanbul yüzyıllardır şairlere hep ilham kaynağı olmuş, TÜRK EDEBİYATI'nın da hemen hemen tüm dönemlerinde şairler İstanbul'u yazmıştır.Hepsi de çok güzel şiirler... Dün  www.antoloji.com 'da gezinirken okudum, çok beğendim ve sizinle de paylaşmak istedim yine bir İSTANBUL şiiri...

" SEVEMEDİ İSTANBUL BİZİ"

seninle hiç istanbulda olamadık 
göremedi istanbul ikimizi 

ne emirgânda bir semaver tüketebildik 
ne aşîyanda hüzün 
bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti 
ne çamlıca kısmet oldu ne piyer loti 
hiç bir vapur taşımadı bizi marmarada 
bir güvertede seni 
liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim 
ellerini avuçlarımda tutup ta içimi dökemedim 

şöyle bir elimi atıp ta omzuna 
kolun belimde 
yürüyemedim seninle beyoğlunda 
bir sinema ya da tiyatro koltuğunda 
parmak uçlarıma değmedi dudakların 
pasajda arjantinleri çekip 
nevizadede bir iki tek atamadık 
doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık 

seninle hiç istanbulda olamadık 
duyamadı istanbul sesimizi 

sahaflarda yorulup ta kitaplara bakmaktan 
çınaraltında mola veremedik 
karışıp çılgın kalabalığına kapalı çarşının 
tadına varamadık bir öğlen rakısının 
ya da sultanahmette bir müzeyi gezip 
dostlara uğrayamadık 
gülhaneden uzanıp sarayburnuna 
intiharı düşünemedik enine boyuna 
ne lâleliden geçebildik sevgilim 
ne kendimizden 
bir çalgılı kumkapı meyhanesinde 
ağlayamadım doyasıya sımsıcak göğsünde 
eski istanbulda gezdiremedim seni 
yemişte, asmaaltında 
ne kaldırımlarımı gördün ne çayhanelerimi 
ne çocukluğumu bildin ne gençliğimi 

seninle hiç istanbulda olamadık 
saramadı istanbul hiç bizi 

çılgınlar gibi dolanamadık otobüslerle 
trenlere binemedik 
bırak bütününü bu koca kentin 
sadece bir tek semtin 
içinde bile olamadık 
istanbul hiç doymadı bize bir tanem 
biz de ona doyamadık
 
Vedat Didari
15 Aralık 2010 Çarşamba | By: İSMET ÜNLÜ
SOSYAL MEDYA UZMANINDA ARANAN ÖZELLİKLER NELERDİR?

Patronların Sosyal Medya uzmanı alırken aradığı özellikler vardır ancak bilmediğimiz bazı püf noktalar var!
İşte sosyal medya uzmanı işe alacak patrona edilen tavsiyeler ;

Karanlık bir oda bulun, sosyal medya uzmanını karşınıza oturtun. Spotu gözüne dikin ve başlayın sorguya! :)
Eğer çevrenizde kendilerini “sosyal medya uzmanı” olarak tanıtan kişiler varsa, onlara hızlı bir sorgu yapabilir ve bu kişilerin sosyal medya uzmanı olmak için uygun olup olmadığını görebilirsiniz:
1. Blogunuz var mı?
Uzman eğer “Hayır,” derse başka bir soruyla devam edin. Bu da “Blog yerine Friendfeed mi kullanıyorsunuz? sorusu olabilir. Eğer size boş gözlerle bakıyorsa, toplantıyı bitirin. Vaktinizi harcamaya değmez.
Eğer uzmanın cevabı “Evet” ise, blog adresini alıp bir göz atın. 2-3 yıldır aktif olan bir bloğu varsa bunu bir avantaj olarak görebilirsiniz. Sosyal medya kullanımında “tecrübe” önemlidir.
2. Sosyal Medya’ya ne zaman girdiniz?
“6 ay önce” Toplantıyı bitirmenin tam vaktidir.
“2 yıl önce” Fena sayılmaz. Konuşmaya değer.
“1992 yılında” Bir düşünmek lazım. Bu durumda daha önce üyesi olduğu forum ve chat odalarına dair referans isteyebilirsiniz.
3. Sosyal Medya nedir?
“Blog yazmak, Twitter ve benzeri siteler.” Lavaboya gitmek için izin isteyin ve geri dönmeyin.
“İnsanlarla, iş kollarını yöneten diğer insanların aralarında geçen bütün diyologlar.” Fena değil.
“Kitle iletişim araçlarının yeni bir türünü tanımlamak için kullanılan moda bir terim.” Kabul edilebilir.
4. Sosyal Medya Kampanyası nedir?
“Yetkili sunucumla 35 bilgisayarımı kullanıp bir üyeyi oylayarak  Digg sitesinin ilk sayfasına çıkartmak .” Hemen aranıza bir mesafe koyun. Digg takımı yolda olabilir. Ne yaparsanız yapın, sakın işe almayın. Bu bilinen bir taktik (tahminimce), bir kampanya değil. Bu tip yaklaşımlar uzun dönemde olumlu sonuçlar oluşturmaz.
“İnsanları, okuduklarında paylaşmaları için teşvik eden bir mesaj hazırlayıp, bu mesajı onlara ulaştırırım.” Evet, tamam sorguya devam.
“Elimde,  21.000 forum ve 10.000 blogdan , sitenize link verebileceğim harika bir yazılım var.” Uzmanı çöp bacasından aşağıya doğru itin. Bu kişiyi çevrenizden hemen uzaklaştırın ve bir daha birlikte görünmeyin.
5. Sosyal Medya Takibini nasıl yapıyorsunuz?
“Anlamadım?” Sanıyorum sonraki adımınızın ne olacağını artık biliyorsunuz.
“Google alerts.” Fena değil, ama uyarılara neler eklediğine bir bakın, mesela Twitter aramalarına üye olmak gibi.
“3. Parti takip araçlarını kullanıyorum.” Güzel, ama sadece belirlenen anahtar kelimeleri girip uyarı e-postalarını beklemekten daha fazlasını yaptıklarından emin olmalısınız. Mutlaka takip uyarılarının raporlanması ve analiz edilmesi gerekir.
6. Yatırımın geri dönüşümünü nasıl ölçüyorsunuz?
“Hadi canım oradan.” Harika, özellikle uzmanımızın suratı bu soruyu duyduğunda bir süre mora döndüyse. Bu durum, aynı soruyu duymaktan çok sıkıldıklarını gösterir.
“Karışık bir durum, fakat elimde şöyle istatistiksel raporlar var…” Güzel!!!
“Tıklamaları Twitter’dan takip ediyorum.” Üzgünüm.
7. Kitleyi nasıl oluşturuyorsunuz?
“Twitter’da 20.000 kişiyi otomatik takibe aldım.”  Kibarca kafanızı sallayın ve başka bir uzman arayın.
“Twitter’da ilginç ve konuyla alakalı insanları takip ederim. Bu insanların bloglarını okuyup yorum yazarım ve onlarla iletişime geçmeye çalışırım.” Harika! Siz yine de  sevincinizi çok göstermemeye çalışın.
“Öncelikle  kampanya stratejisini belirlemeliyiz.” Güzel cevap. Emin olmak için varsayımlarınız doğrultusunda bir kampanya sunun, ama açıkça görülüyor ki doğru iz üstündesiniz.
8. Yüksek geri dönüş için garanti verebiliyor musunuz?
“Evet, size 1.000 link ve 20.000 tıklamayı garanti ediyorum.” Yok artık! Daha fazla vakit kaybetmeyin.
“Evet, sizin için gece gündüz çalışırım.” Sevdim.
“Hayır, çünkü biz insanlara ürün pazarlıyoruz ve neyi sevip sevmeyeceklerini söylemek zor. İnsanların davranışlarının ne yönde olacağını tam olarak bilemeyiz.” Bu da güzel bir cevap.
9. Bütün bunları nereden öğrendiniz?
“Amazon.com dan aldığım bir kitapta okumuştum.” Bu kitap çoktan yayından kalktı. Düşünmeyin bile, ne yapacağınızı biliyorsunuz.
“Ben sürekli kendimi geliştiriyorum.” Güzel cevap.
“Bir çok blog okuyorumve aynı zamanda başka kaynaklardan da yararlanıyorum.” Bu da güzel cevap.
“Konferansları takip ederim.” Hımm, olabilir. Averaj bir cevap.
10. Sosyal medya,  arama motoru optimizasyonunu nasıl etkiler?
“Etkisi yoktur.” Bir kelime daha etmeyin. Önceki sorulara doğru cevap vermişse bile bu konu yanlış cevap kaldırmaz.
“Linkler oluşturur.” Bu cevabın yarısı.
“Sonradan linklere dönüşecek olan trafiği ve ilişkileri oluşturur.”  HEMEN İŞE ALIN.
Ekstra Soru :  Ne sıklıkta yazı yazarsınız?
“Yazı yazmaktan nefret ederim.” Öhöö
“Yazmaya çalışıyorum ama fazla zamanım yok.” Öhöö. Öhöö
“Her gün.” Ve işte kazanan!
İşte böyle. “Sosyal medya uzmanını” sınamak için ufak bir test. Bunun bir çıktısını alın. Birebir aynı cevaplarla karşılaşırsanız ikinci kez düşünmeniz gerekebilir. :)
alıntı : www.sosyalmarkalar.com
8 Aralık 2010 Çarşamba | By: İSMET ÜNLÜ
SOSYAL MEDYA NEDİR?

Son yıllara göre, günümüzde internet kullanımı oldukça arttı.26 milyonu aşan; genci,yaşlısı,erkek,kadın.. Herkes internet kullanmaya başladı. İnsanlar ilkokul ve lisedeki arkadaşlarına, mahallede birlikte oynadığı çocukluk arkadaşlarına, askerde edindiği arkadaşlarına sosyal medya sayesinde ulaşıyor. Günümüzde artık çok büyük bir güç olan sosyal medya var.


Sosyal Medya genel medya gibi değildir. Örneğin eskiden gazetede yayınlanacak bir haber sansürlenerek yayına sokulmayabiliyordu ama sosyal medyada buna engel olunamıyor. Artık okuyucular haberi okuyup ,yorum yapıyor, yaptıkları bu yorumlar eşik bekçileri tarafından da görülüyor. Son günlerde büyük medya şirketleri dahi haberlerine twitter-facebook üzerinden ulaşmaya başladı. Sosyal medya habercilikte de yeni bir anlayış oluşturdu. 

Sosyal Medya internet ile Halkla ilişkileri birleştiren en önemli kavramdır. Sosyal medya internet kullanıcılarına sınırı olmayan fırsatları sunmaya çalışmakta bu fırsatların da şirketlere yansıması ile birlikte, ürün ve hizmet anlayışında sorunların çözümü için müşteriye sadece bir tık ötede olmaktadır. Bu elbette ki sorunlu şirketlerin  korkulu rüyası olurken , müşteri memnuniyeti üst düzeyde olan şirketler memnun müşterisi sayısının artışını görmekte ve yine bu ağı kullanarak onlara beklediklerinden çok daha yakında da olabildiklerini göstermektedir...
Bireylerin internette birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımlar sosyal medyayı oluşturur. Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri, forumlar gibi insanların bir biriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde internet kullanıcıları aradıkları ve ilgilendikleri içeriklere ulaşma fırsatına erişiyor. İlk bakışta bireyler veya küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar gibi görünsede, paylaşılan bilgi veya içerikle ilgilenen kişi sayısı oldukça hızlı ve fazla şekilde artıyor. İnternet kullanıcılarının olumlu ve olumsuz deneyimlerini internet ortamında paylaşmaları şirketler için fırsatları ve tehlikeleri beraberinde getiriyor. Birçok şirket de sosyal medyayı pazarlama aracı olarak kullanıyor, müşterilerine ulaşıyor,bilinirlik kazanıyor.

Yukarıda bahsettiğim bazı terimleri daha geniş anlatayım..
Web 2.0
İnternet kullanıcılarının, internette belirli kaynaklara erişmesi, bu kaynak hakkında bir şeyler paylaşması ve bu paylaşılan şeyinde bir başkası tarafından gözlenmesi süreci ile devam eder. Örnek verecek olursak Facebook profilimize erişim sağlarız ardından bir resmi yükleyerek diğer insanlarla paylaşırız ve son olarak da bir başkası bu paylaştığımız içeriğe erişir dönüşüm bu şekilde devam eder. Burada internet kullanıcıları içeriği oluştururken bir yandan da bu ortamı sunan tayfayı unutmamak gerekir.


Blog
Web 2.0 sürecinde en önemli unsurlardan olan blog günümüzde giderek artış göstermektedir. Duymayan veyahut bilmeyenler için ise kelime anlamı olarak "web günlüğü"    olduğunu bilmeleri, blogu bir kişinin hazırlayabileceği gibi birden fazla kişinin de hazırlayacağı veya kullanacağı şekildedir. Burada blog hazırlanırken birey veya kurum ayrımı olmaz. Blogu önemli kılan ise elbette ki güncel içeriklerin paylaşılmasıdır.( Şuan benimde yaptığım gibi
J )
Mikro Blog
Bloglara göre kıyaslamak gerekirse en önemli özelliği anlık ve kısa içerikler ile başkaları ile etkileşim halinde bulunulmasını sağlayan sistemlerdir. Örnek olarak ise elbette ki Twitter ' ı göstermek kaçınılmaz olacaktır.


Sosyal Ağlar
İnternet kullanıcılarının birbiriyle tanışması, kaynaşması ve içerik paylaşımları ile bütün güncelliğin an an işlendiği sistemlerdir. Çeşitli kişi veya grupların siteleri ile ortak ilgi alanlarına göre sosyal ağlar oluşturulur ve tanımlandırılır. Ülkemizde şu anda bireysel anlamda Facebook bu konuda en öndedir.Kurumsal bazda ise Link edin ' i gösterebiliriz.
Sosyal medyanın özellikleri:

  • ·         Erişilebilirlik – her zaman her yerden erişebiliyorsunuz. Bunun arkasında bir diğer özellikleri olan programlanabilirlik varsa da ilk günden mobil cihazlarla uyumlu geliştiriliyorlar, eposta ile güncellenebiliyorlar.
  • Programlanabilirlik – aşağı yukarı her platformun kendine has ya da belli standartları kullanan bir uygulama geliştirme arayüzü (API) var. Bu sayede sürekli bir takım araçlarla kullanıcılara ek fonksiyonalitenin sağlanması mümkün oluyor.
  • Ölçeklenebilirlik – genellikle binlerle ifade edilen bu araçların kullanıcı sayısı milyonları bulsa da baştan itibaren pek çok yeni nesil teknolojiyi kullanarak kitlelere hizmet verebilecek kapasitedeler.
  • Dinamik – sosyal medyanın en önemli özelliği de her şeyin su gibi akışkan, dinamik, sürekli güncelleniyor olması. Bir blog takip ediyorsanız tabii ki bunun bir güncellenme sıklığı oluyor. Ancak takip ettiğiniz blog sayısının artmasıyla beraber sosyal medya sizin için bir süre sonra takip edilemeyecek bir hızla akan bir nehir haline geliyor. Yani her ne kadar servisin tipiyle ilintiliyse de dinamizm sosyal medyanın her yanında.
Sosyal Medyanın Avantajları:
·         Anlık ve hızlı olması
  • Doğru ve tarafsız olması
  • Genel medyaya göre daha geniş bir kapsamı olması
  • Kolay ve kullanışlı olması


1 Aralık 2010 Çarşamba | By: İSMET ÜNLÜ

GENÇ PR

 Sektörün OSCAR'ı olan bu yarışmayı kaçırmayın !!
10. Altın Pusula Genç İletişimciler kategorisi konusu “İletişimde Sosyal Medyanın Etkisi”

10. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri kapsamında; İletişim Fakültelerimizde öğrenim gören öğrencilerimizin başvurabildiği Genç İletişimciler kategorisinin bu yılki konusu; “İletişimde Sosyal Medyanın Etkisi” olarak belirlendi.

Genç iletişimciler için son başvuru tarihi, 3 Aralık 2010 günü sona erecektir. Projelerin son gönderilme tarihi 04 Ocak 2011 günüdür.





                                http://www.altinpusula.org/haber.php?id=275



15 Temmuz 2011 Cuma

TOPLUMSAL AYRIŞTIRICILAR

Onları ben “toplumsal ayrıştırıcı” diye tanımlıyorum. Evet, ayrıştırıyorlar ve topluma fayda sağlıyorlar. Nihai amaçları kendi ekmek paralarını kazanmak olsa da onlar insanlığa hizmet etmektedir. Birlik içerisinde ahenk içerisinde, saatleri geldiği vakit çalışma yerlerinde hemen görev alıyorlar, gecikmek, beklemek yok. Arı gibiler adeta. Sokak sokak, cadde cadde geziyorlar bıkmadan usanmadan… Evet, kim bunlar derseniz? Sokaklarımızda gezen Çöp Toplayıcılar.
Bu ayrıştırıcılar sokaklardaki çöp yığınlarından kâğıt ve naylon atıklarını toplayıp satıyorlar. Bununla hem para kazanıp hem de çevreye katkı sağlıyorlar. Yaptığım araştırmalara göre TÜDAM (Dönüşebilen AmbalajMalzemeleri Toplayıcı ve Ayırıcıları Derneği) ’ın verilerinde kâğıt geri dönüşümünün %17 si bu çöp toplayıcılar tarafından yapılmaktadır. Bu veriler çevreye sağladıkları katkının göstergesidir. Bu insanlar işlerine o kadar sahip çıkıyorlar ki, o sırtlarında taşıdıkları kendilerinden büyük, çeke çeke götürdükleri arabalarına zarar gelmesin ya da çalınmasın diye bir direğe zincirlediklerine şahit oldum. Sonuçta bu onun ekmek teknesi. İlk önce bir yerde iş arkadaşlarıyla toplanıyorlar.Çoluk çocuk, kadın erkek hepsi orada. Eline çuvalını alan, sırtına arabasını alan başlıyor sokak sokak dolaşmaya kendilerine bir kâğıt, bir naylon bulabilmek için. Hele o okuldan çıkıp gelen çocuklar… Ailelerine yardım ediyorlar.  Belki de zorla çalıştırılıyorlar kim bilir? Bu insanların hayat standartlarını hepimiz görüyoruz ve biliyoruz. İnsani şartlarda çalışmıyorlar. Hiçbir sosyal güvenceleri olmadan hem çevreyi temizliyorlar hem de ekmeklerini kazanmaya çalışıyorlar. Devlet bu insanlara sahip çıkmalıdır. En azından sosyal güvenceleri verilebilir ve şartları şimdikinden daha da iyileştirilebilir.

Güzel günden

Bugün sabah iki telefonumun da bağırmasıyla gözlerimi açtım.Uzun süredir gitmediğim Dünya Edebiyatı dersine gitmeye dün geceden karar verdim. Trt spikeri gibi konuşan hocanın sesi beni uyutmaya başladı ama direndim!! uyumadım :) dersi dinledim . Diğer derse de girdikten sonra staja gitmek için metroya doğru yöneldim.Osmanbey-Atatürk oto sanayi durağı arası 20dk sürüyor,her ne kadar metro kalabalığının kokusu artık baysa da, süphesiz metro kadar hızlı ulaşım aracı yok bunun  için katlanıyorum.Stajımda bittikten sonra arkadaşım ERDİ ile buluştuk.TAKSİM’e geçtik ,gezdik ,tozduk yemek yedik bu çakal kardeşimin elinde paket var ama anlamadım sormadım da hiç .Bir kaç mağazaya uğradıktan sonra  Barcelona Cafe ye girdik .Meğer benim doğum günümü kutlamak içinmiş hepsi :) çok şaşırdım hiç beklemezdim ERDİ kardeşime birkez daha teşekkür ediyorum 

 VE GÜN SONUNDAN BU KARE KALDI :)

2 Nisan 2011 Cumartesi

AKŞAMDAN

MERHABALAR :)
 Uzun süredir kapalı olan blogumuz açılmış,  epey süre olmuştu yazmayalı.. Sınavlarım yaklaştı her zaman ki gibi çalışmaya çalışıyorum ama buna başlayamadım henüz.. :) sürekli güncel olmak istiyor insan  ama olamıyorum dünyalık işler yüzünden yazamıyorum..Aslında bu aralar vakit sıkıntım çok.Gündüz okul ,öğleden sonra staj derken ancak hafta sonlarım kalıyor bana.Onun da yarısını uykuyla geçiriyorum zaten.Artık başlamalıyım çalışmaya sınavlardan sonra daha fazla vakit ayırırım kendime.Neyse "yumurta kapıya gelmeden.." başlıyorum ben ...

24 Aralık 2010 Cuma

  ahh istanbul!
İçinde İSTANBUL'un olduğu, İSTANBUL'u  anlatan bir çok şiir yazılmıştır, İstanbul yüzyıllardır şairlere hep ilham kaynağı olmuş, TÜRK EDEBİYATI'nın da hemen hemen tüm dönemlerinde şairler İstanbul'u yazmıştır.Hepsi de çok güzel şiirler... Dün  www.antoloji.com 'da gezinirken okudum, çok beğendim ve sizinle de paylaşmak istedim yine bir İSTANBUL şiiri...

" SEVEMEDİ İSTANBUL BİZİ"

seninle hiç istanbulda olamadık 
göremedi istanbul ikimizi 

ne emirgânda bir semaver tüketebildik 
ne aşîyanda hüzün 
bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti 
ne çamlıca kısmet oldu ne piyer loti 
hiç bir vapur taşımadı bizi marmarada 
bir güvertede seni 
liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim 
ellerini avuçlarımda tutup ta içimi dökemedim 

şöyle bir elimi atıp ta omzuna 
kolun belimde 
yürüyemedim seninle beyoğlunda 
bir sinema ya da tiyatro koltuğunda 
parmak uçlarıma değmedi dudakların 
pasajda arjantinleri çekip 
nevizadede bir iki tek atamadık 
doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık 

seninle hiç istanbulda olamadık 
duyamadı istanbul sesimizi 

sahaflarda yorulup ta kitaplara bakmaktan 
çınaraltında mola veremedik 
karışıp çılgın kalabalığına kapalı çarşının 
tadına varamadık bir öğlen rakısının 
ya da sultanahmette bir müzeyi gezip 
dostlara uğrayamadık 
gülhaneden uzanıp sarayburnuna 
intiharı düşünemedik enine boyuna 
ne lâleliden geçebildik sevgilim 
ne kendimizden 
bir çalgılı kumkapı meyhanesinde 
ağlayamadım doyasıya sımsıcak göğsünde 
eski istanbulda gezdiremedim seni 
yemişte, asmaaltında 
ne kaldırımlarımı gördün ne çayhanelerimi 
ne çocukluğumu bildin ne gençliğimi 

seninle hiç istanbulda olamadık 
saramadı istanbul hiç bizi 

çılgınlar gibi dolanamadık otobüslerle 
trenlere binemedik 
bırak bütününü bu koca kentin 
sadece bir tek semtin 
içinde bile olamadık 
istanbul hiç doymadı bize bir tanem 
biz de ona doyamadık
 
Vedat Didari

15 Aralık 2010 Çarşamba

SOSYAL MEDYA UZMANINDA ARANAN ÖZELLİKLER NELERDİR?

Patronların Sosyal Medya uzmanı alırken aradığı özellikler vardır ancak bilmediğimiz bazı püf noktalar var!
İşte sosyal medya uzmanı işe alacak patrona edilen tavsiyeler ;

Karanlık bir oda bulun, sosyal medya uzmanını karşınıza oturtun. Spotu gözüne dikin ve başlayın sorguya! :)
Eğer çevrenizde kendilerini “sosyal medya uzmanı” olarak tanıtan kişiler varsa, onlara hızlı bir sorgu yapabilir ve bu kişilerin sosyal medya uzmanı olmak için uygun olup olmadığını görebilirsiniz:
1. Blogunuz var mı?
Uzman eğer “Hayır,” derse başka bir soruyla devam edin. Bu da “Blog yerine Friendfeed mi kullanıyorsunuz? sorusu olabilir. Eğer size boş gözlerle bakıyorsa, toplantıyı bitirin. Vaktinizi harcamaya değmez.
Eğer uzmanın cevabı “Evet” ise, blog adresini alıp bir göz atın. 2-3 yıldır aktif olan bir bloğu varsa bunu bir avantaj olarak görebilirsiniz. Sosyal medya kullanımında “tecrübe” önemlidir.
2. Sosyal Medya’ya ne zaman girdiniz?
“6 ay önce” Toplantıyı bitirmenin tam vaktidir.
“2 yıl önce” Fena sayılmaz. Konuşmaya değer.
“1992 yılında” Bir düşünmek lazım. Bu durumda daha önce üyesi olduğu forum ve chat odalarına dair referans isteyebilirsiniz.
3. Sosyal Medya nedir?
“Blog yazmak, Twitter ve benzeri siteler.” Lavaboya gitmek için izin isteyin ve geri dönmeyin.
“İnsanlarla, iş kollarını yöneten diğer insanların aralarında geçen bütün diyologlar.” Fena değil.
“Kitle iletişim araçlarının yeni bir türünü tanımlamak için kullanılan moda bir terim.” Kabul edilebilir.
4. Sosyal Medya Kampanyası nedir?
“Yetkili sunucumla 35 bilgisayarımı kullanıp bir üyeyi oylayarak  Digg sitesinin ilk sayfasına çıkartmak .” Hemen aranıza bir mesafe koyun. Digg takımı yolda olabilir. Ne yaparsanız yapın, sakın işe almayın. Bu bilinen bir taktik (tahminimce), bir kampanya değil. Bu tip yaklaşımlar uzun dönemde olumlu sonuçlar oluşturmaz.
“İnsanları, okuduklarında paylaşmaları için teşvik eden bir mesaj hazırlayıp, bu mesajı onlara ulaştırırım.” Evet, tamam sorguya devam.
“Elimde,  21.000 forum ve 10.000 blogdan , sitenize link verebileceğim harika bir yazılım var.” Uzmanı çöp bacasından aşağıya doğru itin. Bu kişiyi çevrenizden hemen uzaklaştırın ve bir daha birlikte görünmeyin.
5. Sosyal Medya Takibini nasıl yapıyorsunuz?
“Anlamadım?” Sanıyorum sonraki adımınızın ne olacağını artık biliyorsunuz.
“Google alerts.” Fena değil, ama uyarılara neler eklediğine bir bakın, mesela Twitter aramalarına üye olmak gibi.
“3. Parti takip araçlarını kullanıyorum.” Güzel, ama sadece belirlenen anahtar kelimeleri girip uyarı e-postalarını beklemekten daha fazlasını yaptıklarından emin olmalısınız. Mutlaka takip uyarılarının raporlanması ve analiz edilmesi gerekir.
6. Yatırımın geri dönüşümünü nasıl ölçüyorsunuz?
“Hadi canım oradan.” Harika, özellikle uzmanımızın suratı bu soruyu duyduğunda bir süre mora döndüyse. Bu durum, aynı soruyu duymaktan çok sıkıldıklarını gösterir.
“Karışık bir durum, fakat elimde şöyle istatistiksel raporlar var…” Güzel!!!
“Tıklamaları Twitter’dan takip ediyorum.” Üzgünüm.
7. Kitleyi nasıl oluşturuyorsunuz?
“Twitter’da 20.000 kişiyi otomatik takibe aldım.”  Kibarca kafanızı sallayın ve başka bir uzman arayın.
“Twitter’da ilginç ve konuyla alakalı insanları takip ederim. Bu insanların bloglarını okuyup yorum yazarım ve onlarla iletişime geçmeye çalışırım.” Harika! Siz yine de  sevincinizi çok göstermemeye çalışın.
“Öncelikle  kampanya stratejisini belirlemeliyiz.” Güzel cevap. Emin olmak için varsayımlarınız doğrultusunda bir kampanya sunun, ama açıkça görülüyor ki doğru iz üstündesiniz.
8. Yüksek geri dönüş için garanti verebiliyor musunuz?
“Evet, size 1.000 link ve 20.000 tıklamayı garanti ediyorum.” Yok artık! Daha fazla vakit kaybetmeyin.
“Evet, sizin için gece gündüz çalışırım.” Sevdim.
“Hayır, çünkü biz insanlara ürün pazarlıyoruz ve neyi sevip sevmeyeceklerini söylemek zor. İnsanların davranışlarının ne yönde olacağını tam olarak bilemeyiz.” Bu da güzel bir cevap.
9. Bütün bunları nereden öğrendiniz?
“Amazon.com dan aldığım bir kitapta okumuştum.” Bu kitap çoktan yayından kalktı. Düşünmeyin bile, ne yapacağınızı biliyorsunuz.
“Ben sürekli kendimi geliştiriyorum.” Güzel cevap.
“Bir çok blog okuyorumve aynı zamanda başka kaynaklardan da yararlanıyorum.” Bu da güzel cevap.
“Konferansları takip ederim.” Hımm, olabilir. Averaj bir cevap.
10. Sosyal medya,  arama motoru optimizasyonunu nasıl etkiler?
“Etkisi yoktur.” Bir kelime daha etmeyin. Önceki sorulara doğru cevap vermişse bile bu konu yanlış cevap kaldırmaz.
“Linkler oluşturur.” Bu cevabın yarısı.
“Sonradan linklere dönüşecek olan trafiği ve ilişkileri oluşturur.”  HEMEN İŞE ALIN.
Ekstra Soru :  Ne sıklıkta yazı yazarsınız?
“Yazı yazmaktan nefret ederim.” Öhöö
“Yazmaya çalışıyorum ama fazla zamanım yok.” Öhöö. Öhöö
“Her gün.” Ve işte kazanan!
İşte böyle. “Sosyal medya uzmanını” sınamak için ufak bir test. Bunun bir çıktısını alın. Birebir aynı cevaplarla karşılaşırsanız ikinci kez düşünmeniz gerekebilir. :)
alıntı : www.sosyalmarkalar.com

8 Aralık 2010 Çarşamba

SOSYAL MEDYA NEDİR?

Son yıllara göre, günümüzde internet kullanımı oldukça arttı.26 milyonu aşan; genci,yaşlısı,erkek,kadın.. Herkes internet kullanmaya başladı. İnsanlar ilkokul ve lisedeki arkadaşlarına, mahallede birlikte oynadığı çocukluk arkadaşlarına, askerde edindiği arkadaşlarına sosyal medya sayesinde ulaşıyor. Günümüzde artık çok büyük bir güç olan sosyal medya var.


Sosyal Medya genel medya gibi değildir. Örneğin eskiden gazetede yayınlanacak bir haber sansürlenerek yayına sokulmayabiliyordu ama sosyal medyada buna engel olunamıyor. Artık okuyucular haberi okuyup ,yorum yapıyor, yaptıkları bu yorumlar eşik bekçileri tarafından da görülüyor. Son günlerde büyük medya şirketleri dahi haberlerine twitter-facebook üzerinden ulaşmaya başladı. Sosyal medya habercilikte de yeni bir anlayış oluşturdu. 

Sosyal Medya internet ile Halkla ilişkileri birleştiren en önemli kavramdır. Sosyal medya internet kullanıcılarına sınırı olmayan fırsatları sunmaya çalışmakta bu fırsatların da şirketlere yansıması ile birlikte, ürün ve hizmet anlayışında sorunların çözümü için müşteriye sadece bir tık ötede olmaktadır. Bu elbette ki sorunlu şirketlerin  korkulu rüyası olurken , müşteri memnuniyeti üst düzeyde olan şirketler memnun müşterisi sayısının artışını görmekte ve yine bu ağı kullanarak onlara beklediklerinden çok daha yakında da olabildiklerini göstermektedir...
Bireylerin internette birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımlar sosyal medyayı oluşturur. Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri, forumlar gibi insanların bir biriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde internet kullanıcıları aradıkları ve ilgilendikleri içeriklere ulaşma fırsatına erişiyor. İlk bakışta bireyler veya küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar gibi görünsede, paylaşılan bilgi veya içerikle ilgilenen kişi sayısı oldukça hızlı ve fazla şekilde artıyor. İnternet kullanıcılarının olumlu ve olumsuz deneyimlerini internet ortamında paylaşmaları şirketler için fırsatları ve tehlikeleri beraberinde getiriyor. Birçok şirket de sosyal medyayı pazarlama aracı olarak kullanıyor, müşterilerine ulaşıyor,bilinirlik kazanıyor.

Yukarıda bahsettiğim bazı terimleri daha geniş anlatayım..
Web 2.0
İnternet kullanıcılarının, internette belirli kaynaklara erişmesi, bu kaynak hakkında bir şeyler paylaşması ve bu paylaşılan şeyinde bir başkası tarafından gözlenmesi süreci ile devam eder. Örnek verecek olursak Facebook profilimize erişim sağlarız ardından bir resmi yükleyerek diğer insanlarla paylaşırız ve son olarak da bir başkası bu paylaştığımız içeriğe erişir dönüşüm bu şekilde devam eder. Burada internet kullanıcıları içeriği oluştururken bir yandan da bu ortamı sunan tayfayı unutmamak gerekir.


Blog
Web 2.0 sürecinde en önemli unsurlardan olan blog günümüzde giderek artış göstermektedir. Duymayan veyahut bilmeyenler için ise kelime anlamı olarak "web günlüğü"    olduğunu bilmeleri, blogu bir kişinin hazırlayabileceği gibi birden fazla kişinin de hazırlayacağı veya kullanacağı şekildedir. Burada blog hazırlanırken birey veya kurum ayrımı olmaz. Blogu önemli kılan ise elbette ki güncel içeriklerin paylaşılmasıdır.( Şuan benimde yaptığım gibi
J )
Mikro Blog
Bloglara göre kıyaslamak gerekirse en önemli özelliği anlık ve kısa içerikler ile başkaları ile etkileşim halinde bulunulmasını sağlayan sistemlerdir. Örnek olarak ise elbette ki Twitter ' ı göstermek kaçınılmaz olacaktır.


Sosyal Ağlar
İnternet kullanıcılarının birbiriyle tanışması, kaynaşması ve içerik paylaşımları ile bütün güncelliğin an an işlendiği sistemlerdir. Çeşitli kişi veya grupların siteleri ile ortak ilgi alanlarına göre sosyal ağlar oluşturulur ve tanımlandırılır. Ülkemizde şu anda bireysel anlamda Facebook bu konuda en öndedir.Kurumsal bazda ise Link edin ' i gösterebiliriz.
Sosyal medyanın özellikleri:

  • ·         Erişilebilirlik – her zaman her yerden erişebiliyorsunuz. Bunun arkasında bir diğer özellikleri olan programlanabilirlik varsa da ilk günden mobil cihazlarla uyumlu geliştiriliyorlar, eposta ile güncellenebiliyorlar.
  • Programlanabilirlik – aşağı yukarı her platformun kendine has ya da belli standartları kullanan bir uygulama geliştirme arayüzü (API) var. Bu sayede sürekli bir takım araçlarla kullanıcılara ek fonksiyonalitenin sağlanması mümkün oluyor.
  • Ölçeklenebilirlik – genellikle binlerle ifade edilen bu araçların kullanıcı sayısı milyonları bulsa da baştan itibaren pek çok yeni nesil teknolojiyi kullanarak kitlelere hizmet verebilecek kapasitedeler.
  • Dinamik – sosyal medyanın en önemli özelliği de her şeyin su gibi akışkan, dinamik, sürekli güncelleniyor olması. Bir blog takip ediyorsanız tabii ki bunun bir güncellenme sıklığı oluyor. Ancak takip ettiğiniz blog sayısının artmasıyla beraber sosyal medya sizin için bir süre sonra takip edilemeyecek bir hızla akan bir nehir haline geliyor. Yani her ne kadar servisin tipiyle ilintiliyse de dinamizm sosyal medyanın her yanında.
Sosyal Medyanın Avantajları:
·         Anlık ve hızlı olması
  • Doğru ve tarafsız olması
  • Genel medyaya göre daha geniş bir kapsamı olması
  • Kolay ve kullanışlı olması


1 Aralık 2010 Çarşamba

GENÇ PR

 Sektörün OSCAR'ı olan bu yarışmayı kaçırmayın !!
10. Altın Pusula Genç İletişimciler kategorisi konusu “İletişimde Sosyal Medyanın Etkisi”

10. Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri kapsamında; İletişim Fakültelerimizde öğrenim gören öğrencilerimizin başvurabildiği Genç İletişimciler kategorisinin bu yılki konusu; “İletişimde Sosyal Medyanın Etkisi” olarak belirlendi.

Genç iletişimciler için son başvuru tarihi, 3 Aralık 2010 günü sona erecektir. Projelerin son gönderilme tarihi 04 Ocak 2011 günüdür.





                                http://www.altinpusula.org/haber.php?id=275